6 kat daha bulaşıcı, 2 nedeni var! Kızamıkta ‘1998 öncesi’ endişe yarattı

Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – Kızamık virüsünün neden olduğu bulaşıcı bir hastalık olan kızamığın daha çok çocukluk çağında görüldüğü biliniyor. Ancak sanılanın aksine virüs sadece çocukları değil, yetişkinleri de etkiliyor. Hatta yetişkinlerde daha yıkıcı etkilere yol açıyor. Özellikle son günlerde 25, 30 ve 35 yaşlarındaki pek çok yetişkin sosyal medyadan, “Düşmeyen ateş ve öksürüğü Kovid sandım ancak hastanede kızamık olduğumu öğrendim” paylaşımları yapıyor. Peki, son günlerde yetişkinlerde yaşanan kızamık artışının sebebi ne? Kızamık virüsünün hava yoluyla bulaştığını söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İftihar Köksal, “Enfekte kişilerin öksürme ve hapşırmalarının yanı sıra ağız ya da burun salgılarıyla kişiden kişiye kolayca yayılır. Bağışıklığı olmayan ve enfekte bir kişiyle yaşam alanını paylaşan her 10 kişiden 9’u enfekte olur. Yani son derece bulaşıcıdır. Döküntü görülmeden önceki ilk 4 gün en bulaşıcı dönemdir. Döküntüden sonra bulaştırıcılık 4 gün daha azalarak devam eder. Bu kadar kolay bulaşan hastalığa karşı en temel korunma yöntemi aşılamadır. Ayrıca hasta kişilerin diğer kişilerle temasından kaçınmalı ve solunum yolu izolasyonu yapılmalı. Kızamık geçirildikten sonra yaşam boyu bağışıklık bırakan bir hastalık” dedi.

“Belirtiler, genellikle enfekte bir kişiye maruz kaldıktan 10-12 gün sonra gelişiyor ve 7-10 gün kadar sürüyor. İlk belirtiler 40 °C’den yüksek ateş, öksürük, burun akıntısı ve gözlerde sulanma, kızarma ve konjunktivittir.  Semptomların başlamasından 2 veya 3 gün sonra ağız içinde, yanak iç kısmında  koplik lekesi olarak bilinen inci tanesi gibi küçük beyaz lekeler oluşabiliyor. Solunum yolu semptomlarından 3-5 gün sonra da yüzde başlayan ve daha sonra tüm vücuda yayılan kırmızı döküntü meydana geliyor. Hastalık komplikasyonlarla seyredebiliyor. Yaygın komplikasyonlar arasında ishal (vakaların yüzde 8’inde), orta kulak enfeksiyonu (yüzde 7) ve zatürre (yüzde 6) sayılabilir. Daha az yaygın olarak nöbetler, körlük veya beyin iltihabı meydana gelebiliyor. 10-15 yıl sonra ise subakut sklerozan panensefalit (SSPE) denilen ölümcül beyin hasarına neden olabiliyor.” – Prof. Dr. İftihar Köksal

YETİŞKİNDE RİSK ÇOCUKTAN DAHA FAZLA

Kızamığın esas olarak çocukluk yaş grubu hastalığı olduğu bilgisini veren Prof. Dr. İftihar Köksal, “Çocuklarda görülen kızamık arttıkça temas riski nedeniyle bağışıklığı olmayan erişkinler de tehlikeye giriyor. Daha önce kızamığı geçirmemiş, aşı olmamış, eksik aşılı erişkinlerin yanı sıra hematoloji, onkoloji hastaları ile organ ya da kemik iliği nakli yapılmış kişiler de risk altında bulunuyor. Yetişkinlerde kızamık çocuklara göre daha ağır ve komplikasyonlarla seyredebiliyor. Döküntü atipik olabilirken, erişkinde görülen diğer döküntülü hastalıklarla ayırıcı tanısını yapmak önem taşıyor. Menenjit, ensefalit ve zatüre ile seyretme olasılığı çocuklardan daha fazla oluyor” bilgilerini paylaştı.

İKİ DOZ KIZAMIK AŞISI ŞART

Aşı takvimine uygun olarak yapılan iki doz çocuk aşılaması çok uzun süre koruma özelliğine sahip. Ancak 1998 yılından önce kızamık aşısı tek dozdu. Söz konusu tarihten sonra bu doz 2’ye çıkarıldı. Peki, tek doz olanlar tehlike altında mı? “Vaka artışı olduğu durumlarda eksik aşılıların aşılanması önemli” diyen Prof. Dr. İftihar Köksal, “Tek doz aşı olanların kızamık geçirmedilerse aşı olmaları önerilir. Kızamık aşısı canlı virüs aşısı olup gebeler, bağışıklığı zayıf olan kişilere uygulanmaz. Kızamık geçirip geçirmediğini bilmeyen kişiler serolojik testlerle bu durumu kolayca öğrenebilirler. Bu testler aşı ya da doğal enfeksiyonla elde edilmiş bağışıklık durumunu kolayca belirliyor” açıklamasını yaptı. Pek çok aile aşıların içindeki maddelerin tehlikeli olduğu iddiasıyla çocuklarına aşı yaptırmıyor. Prof. Dr. İftihar Köksal bu konuda şöyle konuştu:

“Aşılar kullanıma girmeden önce etkinlik ve güvenlik için çok sayıda ve uzun süreli testlerden geçiriliyor. Kullanım için onay verilen tüm aşılar bu testlerden başarıyla geçmiş olan aşılardır. Kızamık aşısı 50 yılı aşkın bir süredir kullanılıyor. Kızamık vakaları birçok ülkede çok az sayıda görülürken, bu hastalığa bağlı ölümler de günümüzde pek görülmüyor. Bu durum aşı sayesinde gerçekleşiyor. Bugün ülkemizdeki vaka artışının en büyük nedeni aşılanmamış düzensiz göçmenler ve aşı karşıtlığı nedeniyle aşı yaptırmayanlar. Bir kızamık vakası, etrafındaki 9-10 aşısız çocuğu enfekte edebiliyor. Bu durumun bilinmesine rağmen neden hâlâ aşıya karşı çıkılır, anlamak mümkün değil.”

‘KOVİD’İN 6 KATI DAHA BULAŞICI’

Kızamığın dünyada bilinen en bulaşıcı hastalıklardan biri olduğunu söyleyen Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da, “Kovid’in 6 katı daha bulaşıcı. Her 1000 vakadan bir ya da ikisinde ölüm ya da beyin iltihabı görülüyor. Her 20 vakadan birinde zatüreye rastlanıyor. Ayrıca kulak iltihabı ya da ishale yol açıyor. Oldukça tehlikeli bir hastalık. Kızamıktan korunmanın en etin yolu aşılanmak. 1998 yılından sonra aşı olanlar 2 doz, öncesindekiler tek doz aşı oldu. İki doz kızamık aşısı olanın yeniden aşılanmaya ihtiyacı yok. Ancak tek doz aşı olanlara ‘Mutlaka aşılanın’ diyoruz. Türkiye’deki hiçbir aşıda cıva yok. İnsanlar kendilerine ve çocuklarına gönül rahatlığıyla yaptırabilirler” diye konuştu.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*