Evrim Altuğ- Kendi deyişleriyle, “…şimdinin cinneti ve çağın saplantılarına ayna tutan” sanatçı ikili Yasemin Baydar ile Birol Demir (:mentalKLİNİK), 28 Mayıs’a değin İstanbul Dolapdere’deki Dirimart Sanat Galerisi’nde izleyiciyle buluşuyor.
Yaşamı ve çalışmalarına Belçika’nın başkenti Brüksel’de devam eden, bugüne dek Türkiye ve Avrupa’da açtıkları pek çok sergiyle de tanınan :mentalKLİNİK, galerideki ilk projeleri “Satılık Cennet/ Paradise on Sale”de izleyiciyi evrenin soyut, somut tüm çelişki ve patlamalarıyla yüzleştiren, hınzır, oynak, sokak tabiriyle ‘kafa gidik’ bir zemin vadediyor. Serginin bilim insanları tarafından kozmosta kaydedilmiş en büyük patlamanın insanlık tarihi sürecinde saptandığı dönemle çakışması projenin güncelliği ve ironisini bir kara delik gibi perçinliyor.
Sembolik olarak ‘ütopya’ olgusunun yeni yüzyılda feshedilmesi fikrinden ilham alan devasa yerleştirme bir varlık ve hiçlik uzayı vadediyor. Etkinlik, ziyaretçileri daha içeri girer girmez 2022 tarihli “Awfully Witty/Saçma hâlde sersem hâlde” adlı maytap kokusu ve binlerce maytap tanesi üzerinden âdeta birer göktaşı gibi karşılıyor. Eserleri İstanbul Modern, MAK Avusturya ve Fundaçao Leal Rios gibi birçok müze ve koleksiyonda yer alan :mentalKLİNİK, sergilerine iki bilgiç baykuş, yani iki gözetleme kamerası (“Cute Soy 2301”) yerleştiriyor. Sergi bununla da yetinmeden, sanatçıların yazdığı şiirlerin sekiz kanallı dijital alt yapı ile Jeanna Criscitello tarafından seslendirilmeleriyle ziyaretçileri daha da bir kuşatıyor.
Sergiye özel parfüm
Projelerini çeyrek yüzyıldır sürdüren :mentalKLİNİK, belli bir süredir her sergilerini çağrıştıran özgün bir koku tasarlıyor. Bu süreçte ‘kavramsal parfümeri’ ofisleri AETHER ile iş birliğine giden Baydar ile Demir sergide meraklılarına sınırlı sayıda parfüm ikram ediyor. “Satılık Cennet”, Hazer Özil idaresindeki galeri merkezine ‘saçılmış’, içten patlama yaşamış devasa bir uzay istasyonunu çağrıştırmasıyla oldukça dikkati çekiyor.
Sergi yine uluslararası basın ile Milliyet’ten yakın zaman evvel öğrendiğimiz gibi yörüngede turlayan, bugüne dek yüzlerce uzay insanına ev sahipliği etmiş istasyonu andıran devasa titanyum kaplı alüminyum panelleri, tarayıcı robot ışıkları (Walleyed 2301), “Başka Her Yer Cennet” lakaplı mikro katmanlı polyester ve güneş filmlerinin yanı sıra girişte izleyiciye tüm kibriyle hosteslik yapan meta-insan, iyi mi kötü mü sezilemeyen “Frenemy” ile de akılda kalıyor. Galerideki bile isteye dengesiz üst atmosfer, :mentalKLİNİK’in ortaya koydukları yansıtıcı cam levhaların sürekli hareketleri, sanatçıların serginin ‘kalıcılığına’ meydan okudukları “Double-Deal” (Çifte Hesap) isimli çalışmalarıyla katmerleniyor.
Son anda yetişilen kozmik bir partinin ikinci el lezzetini izleyenlerle hüzünlü bir tazelikle bölüşen “Satılık Cennet”, neticede sanatçıların deyimiyle “…mikro zamanların mega yıkıntılarında uyuyakalanlar için bir uyandırma servisi” olarak kayda geçiyor. Sergi, Baydar ve Demir’in tabiri ile “Tüm masum ve günahkâr ruhlara, kapitalizmin yarattığı boş zamanın riyakârlığıyla yüzleşmek için üst düzey bir günah çıkarma alanı sunuyor.”
Netice yerine, insanı İstanbul Dolapdere’de âdeta ‘kozmik bi dolap’ içine çeken sergi, kendine özgü kokusu, uzayı insanın ayağına getiren bol sürprizli tasarımıyla, doğru ve yanlış arasında vızırdayan dünya gündemine olanca kara mizahı ile meydan okuyor.
Bilgiç kuş baykuş yerleştirmesi “Cute Soy 2301” gözetleme kamerası atfı taşıyor.
Bir yanıt bırakın