Sahne Abdülkerim’in

Boey, Torreira ve Icardi gibi takımın en önemli üç isminin de dâhil olduğu yedi eksik ile çıktı Konyaspor karşısına Galatasaray. Pek çok oyuncunun ilk defa birlikte oynamalarına neden olan bu durum, doğal olarak bir senkronizasyon sorunu doğurdu.
Fakat yine de maça çok hızlı ve istekli başladı sarı- kırmızılılar. Bu maçtan bir saat önce Fenerbahçe’nin 5-1’lik gösterişli bir skorla haftayı üç puanla kapatması da Galatasaraylı futbolcuları hırslandıran etmenlerdendi. Fakat bir an önce gol bulmak için hızlı oynama isteği; aceleci, telaşlı bir oyuna neden oldu. Bu da sarı- kırmızılıları oldukça olumsuz etkiledi.
Bir başka sorunu da en uçta yaşadı Galatasaray. Hem Icardi’nin hem de yedeği Bakambu’nun yokluğunda forma şansı bulan Halil Dervişoğlu, Konyaspor’un kapalı savunmasının arasında kaldı. Bu nedenle de orta sahaya kadar geldi ancak yine de etkili olamadı. Ondan daha fazlasını beklemek de çok doğru değildi zaten. Çünkü yapabilecekleri sınırlı.
Lakin her şeye rağmen aradıkları gol pozisyonlarını bulmayı başardı Galatasaraylı futbolcular. Ancak Konyaspor’un 18 yaşındaki kalecisi Deniz Ertaş’ı geçemediler. Kalesinde büyüdükçe büyüdü genç adam.
Bir türlü gelmeyen golün neden olduğu mental düşüklük, oyununa da yansımış bir şekilde devreye giren Galatasaray; ikinci yarıya oyuncu değiştirmeden ama oyununu yeniden hızlandırarak başladı. Ancak 48’de Kerem Aktürkoğlu’nun kale önünde içeriye yuvarlayamadığı top, yeni bir mental düşüşün ilk adımı oldu ve 54’den itibaren bir kez daha oyundan düştü sarı- kırmızılılar. Tam da bu anda Muslera’nın, Konyasporlu Oliveira’nın vuruşunu kurtarması ve dönen topta Prip’in zayıf şutunun da yine Uruguaylı eldivenin ellerinde erimesi maçın kırılma anıydı.
Nitekim kısa bir süre sonra Abdülkerim Bardakcı çıktı sahneye ve sarı- kırmızı tribünlerdeki korku filmini bitirdi!
Klasik bilgidir, Konyaspor gibi takım halinde kapanan takımları açmak için oyunu kenarlara yaymak ve bol şut çekmek önemlidir. Galatasaraylı futbolcuların o ana kadar yaptıkları ortaların çoğu hedefsizdi. Şut denemelerinde de öne çıkan Kerem Demirbay’dı. İşte 63’de doğru ortanın nasıl önemli olduğu görüldü. Kerem Demirbay, çok güzel ortaladı topu ceza sahasına, adeta pas tadında. Abdülkerim Bardakcı da nice santraforlara taş çıkartırcasına vurdu voleyi!
Benzer bir varyasyon 90+3’de bir kez daha golle sonuçlandı. Bu sefer köşe vuruşunda güzel ortayı yapan genç Eyüp Aydın’dı. Icardi’nin yokluğunda sahneyi devralan Abdülkerim Bardakcı, bu sefer etkili bir kafa vuruşuyla havalandırdı fileleri. Kısacası, “ güzel orta gol getirir ” anlayışı iki defa yaşandı bu maçta.
Etkili şutun önemine gelince, Kaan Ayhan’ın 90. dakikadaki şutu buna çok güzel bir örnek oldu. Bu şutun dönüşünde Zaha, Galatasaray’ı rahatlatan ikinci golü attı.
Özetle, futbol basit bir oyun. Doğruları yaparsanız istediklerinizi alıyorsunuz.
Galatasaray, bu kadar eksikle ve Fenerbahçe’nin de kazanmasından sonra çıktığı maçtan çok önemli bir üç puan aldı. Şüphesiz öne çıkan isim Abdülkerim Bardakcı oldu. Onun dışında skorun 0-0 olduğu sekansta yaptığı iki kritik kurtarışla takımını oyunda tutan Muslera, özellikle ikinci yarıda daha fazla ön plana çıkan Kerem Demirbay ve defansta yaptığı kritik müdahalelerle Nelsson’u da unutmamak gerekir. Bu arada, ikinci golü atan Zaha’nın ilk golde de aksiyonun içerisinde olduğunu es geçmeyelim.
Konyaspor, kendi sahasında takım halinde savunma yaptı. Planları 63 dakika tuttu. Ama sonrasında çözüldüler. Abdülkerim Bardakcı’nın müthiş golü, yeşil- beyazlıların senaryosunu bozdu. Konyaspor bu maçı kaybetti ama bence Türk futbolu yeni bir kaleci kazandı. Elbette hataları oldu, olacak da. Çünkü daha çok genç, öğrenecek. Ama bu performansını arttırarak devam ettirebilirse Deniz Ertaş, Türkiye’nin önemli kalecileri arasında yer alabilir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*