Kargo şarkılarının yeniden yorumlandığı “Yarına Kalan Şarkılar” adlı albümün ilk bölümü cuma günü yayınlandı. “Tribute” albümler özellikle 2010 ve sonrasında sayıları artarak yayınlanmaya başlandı. Bu dönem popüler müziğin içine girdiği kriz, alternatif müziğin indie ve rap olarak iki koldan yükselişi, stream platformlarının etkisini göstermeye başlaması, popun pazarlandığı asıl mecra olan televizyondaki müzik kanallarının etkisinin azalması bu artışın nedenleriydi. Yeni ve çok popüler isimler çıkmakta zorlanınca firmalarda gözler eski popüler şarkılara döndü. Yani tabiri caizse bit pazarına nur yağdı. Bu dönem irili ufaklı her türde tribute furyası başladı. Alelacele yapılan kayıtlarla özensiz işler ortaya kondu. Eski ve bilinen şarkıların popülerliğine sırtını dayayan ve işini savsaklayan bu albümlerin başarısı müzikal açıdan tartışmalıdır ancak ticari olarak durumu kurtarmaya yardım ettiler.
Birçoğu aklımızda kalmayan, eski güçlü besteleri yeni nesillere ulaştırmaktan ziyade, şarkıları zaten bilen ve ezberlemiş kitleye eski orijinal versiyonları dinleten işler oldular.
Kargo şarkılarının yeniden yorumlarını içeren albüme bu açıdan korkarak yaklaştım. Ancak durum farklı.
Şarkılar nasıl dağıtıldı?
Bir defa, müzk dinlemeye başladığında Kargo çoktan dağılmış, unutulmuş olan kitleye anlatalım. Kargo, 1993-2000 yılları arasında ses getirmiş, çok güçlü rock bestelerine ve hit şarkılara sahip önemli bir grup. Türkçe Rock’ın popu ele geçirmesinde emeği olan üç beş isimden, gruptan biri. Rock grubu kimliğinin ötesinde güçlü bestelere imza atmış bir grup olarak düşünmek lazım bugün. Besteleri güçlü olmasa zaten şarkılar cover’landığında yok olur. Oysa görüyoruz ki hem bestelerin hem yorumlayan sanatçıların emeğiyle Kargo şarkılar albümün adında belirtildiği gibi yarına kalıyor.
Albüm 20 şarkıdan oluşuyor ve bu şarkılar birkaç hafta sürecek bir yayın takvimine uygun olarak bölüm bölüm yayınlanacaklar. Ben albümün tamamını dinledim ve genel anlamda çok başarılı buldum. Bu yazıda bu hafta yayınlanan beş şarkı hakkındaki kısa notlarımı paylaşacağım.
mor ve ötesi’nin “Boğaziçi” ile yaptığı açılış beklendiği gibi çok güçlü, çok kaliteli. Deniz Tekin’in Susanne Vega esintili “Sen Her Zaman” yorumu ince çalışılmış, şarkının ruhunu bozmayan, aksine katkı yapan bir iş. Jabbar beklenildiği üzere dans şarkısı olarak yorumluyor “Sonbahar”ı. Şarkı buna gayet uygun. Simge Pınar’ın “Sen Uyurken”e yaptığı duygusal yorumu da zevkle dinledim. Şanışer albümdeki tek rapçi. “Bad’lik Amiri” çok doğru bir seçim olmuş. Rapçi Şanışer’in albümdeki belki de en ‘rock’ düzenlemeli parçayı kaydetmiş olması da bir not olarak köşede dursun.
Şarkıların nasıl dağıtıldığı merak konusuydu. Bazı gruplar diskografiyi dinleyip kendilerine uygun parçaları seçmişler. Bir kısım sanatçının seçimlerinde parçalarla geçmişten gelen duygusal bağları etkili olmuş. Bazı durumlarda da GRGDN ekibi öneride bulunmuş. “Albüm bittiğinde her bir şarkı yeniden yorumlayan kişinin kendi şarkısıymış gibi hissedebilelim istedik” diye konuştular. Bu amaca kesinlikle ulaşılmış, bunu albümün tamamı için de söyleyebilirim. Diğer şarkıları önümüzdeki haftalarda dinleyeceksiniz. Yayın takvimini hazırlarken her partiye yeteri kadar ‘tatlı’ saklamışlar diyelim.
Not 1: Türler, düzenlemeler işin şeklidir, tadıdır tuzudur. Ama beste esastır. Beste iyiyse a capella da söyleseniz onun hissi, mesajı dinleyene geçer. Kargo bu sınavı başarıyla geçmiş.
Not 2: İyi beste, havalı düzenlemeden büyüktür.
Bir yanıt bırakın