“Fazla yaklaşanı içine çeker sinema. Bir daha da kurtulamazsın”. Yıllarca yazılarıyla Milliyet Sanat dergisine de zenginlik katan sinema tarihçisi Agâh Özgüç’ün, “genç ve idealist bir senaryocunun gözüyle geleneksel Yeşilçam sinemasını sorgulayan,” “sinemanın sinemaya baktığı” bir film olarak tanımladığı “Hayallerim Aşkım ve Sen”, en baştan bu cümleyle söyler söyleyeceğini. Görmüş geçirmiş makinistten yetimhanedeki küçük Coşkun’a bir nasihattir bu. Ancak iş işten geçmiştir bile. Coşkun büyüyüp senarist olacak, çocukluktan beri âşık olduğu Yeşilçam yıldızı Derya Altınay’ı hayalinde canlandırarak bir aşk hikâyesi yazacak ve sonunda senaryosunu perdede görecektir. Ama parlaklığını yitirmeye başlayan Yeşilçam sisteminde, yapımcıların talepleri doğrultusunda gerçekleşen onun hayali midir sahiden?
Senaryosu Ümit Ünal’a ait 1987 tarihli “Hayallerim, Aşkım ve Sen”, yalnızca usta yönetmen Atıf Yılmaz’ın filmografisinde değil, Türk sinemasında da özel yere sahip bir film. O sıralar 22 yaşında heyecanlı bir genç olan Ümit Ünal’dan bir “Türkan Şoray projesi” istemiş Atıf Yılmaz. “Türkan Şoray’ın yarattığı renkli karakterlere saygı duruşu olabilecek, onun serüveniyle kendi gençlik heyecanlarımı ve hayal kırıklıklarımı birleştirecek bir hikâye hayal ettim,” diyen Ünal, Şoray’ın Yeşilçam’daki kendi imajını üç zıt kişilikte canlandıracağı bir senaryo yazmış, adını “Bir Kadının Bütün Yüzleri” koymuş, askere gitmiş. Döndüğünde karşısında ilk başta hiç sevmediği ismiyle “Hayallerim, Aşkım ve Sen” varmış; “Başka yönetmenler için yazdığım senaryolar içinde en sevdiklerimden biridir” dediği film. Türkan Şoray’ın karşısında Ümit Ünal’ın sinema tutkusunu, hayal kırıklıklarını temsil eden, “Yeşilçam’a ağıt yakan” senaristi oynayan Oğuz Tunç.
İstanbul Film Festivali’nin “Dünden Bugüne Türk Klasikleri” diye bir bölümü var, her yıl sinemamızın unutulmaz (ama unutulmaya yüz tutan) bir filmini Zurich Sigorta iş birliğiyle, Atlas Post Production’a emanet ederek restore ettiriyorlar. Daha önce “Kadın Hamlet”, “On Kadın”, “Beklenen Şarkı”, “İpekçe”, “Beklenen Şarkı” gibi filmleri izledik bu sayede, bu sene de “Hayallerim, Aşkım ve Sen”i ki hem sinema hem de Beyoğlu tutkusu açısından ideal bir seçimdi. Seyirciyle ilk kez geçen hafta Atlas Sineması’nda Türkan Şoray’ın da katıldığı bir gösterimle buluştu.
Cahide’de kutlama
İKSV İstanbul Film Festivali’nin gene gelenekselleşmeye başlayan bir etkinliği var; bu restore edilen klasikle bağlantılı bir konser/parti. Bu sene “Şarkılar, aşk ve biz” temalı bir gece düzenlendi, Cahide Palazzo’da. Emir Ersoy Orkestrası eşliğinde önce Melike Şahin çıktı, ardından Doğan Duru geldi ve bir “Kıyamam” söyledi, unutulmaz. Pelin Akil, Suzan Kardeş, Gökçe Bahadır ve finalde Ayta Sözeri ‘aşk şarkıları’ gecesinin yıldızlarıydı. Festival direktörü Kerem Ayan’ın ricasını kıramayarak kendilerini sahnede bulan Merve Dizdar ve Ecrin Bolkar ile sürpriz konuklar tamamlandı.
Eski biletini getir
Eğer siz de gittiğiniz filmlerin biletlerini saklayanlardansanız, bu yıl bunun meyvelerini toplama zamanı. Afişlerinden tanıtım filmine korunup kollanacak her şeyi balonlu naylonlara saran 43. İstanbul Film Festivali, eski festival biletini saklayan izleyiciler için de bir seans açtı. 28 Nisan Pazar günü 11.00’de Atlas Sineması’ndaki “Hayallerim, Aşkım ve Sen” filmi için eski biletinizi getirip yenisini götürebiliyorsunuz ancak rezervasyon gerekli. Bu da adresi: https://rezervasyon.iksv.org/eskibilet/index.php
Bir yanıt bırakın