Suat Demirkıran, 1991 yılında Bartın’da doğdu. İki ablası bir abisi olan Suat, evin en küçüğüydü. Bu durum onun yetim büyümesine neden olmuştu. Zonguldak Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda çalışan babası, Suat 7 yaşındayken meslek hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmişti. Yetim kalmıştı ama annesi ve kardeşleri ona babalarının yokluğunu hiç aratmamıştı. Tüm kardeşlerini seviyordu ancak Kibariye ablasının yeri onun için başkaydı. Çünkü Suat’ı doğduğu günden bu yana o bakıp büyütmüştü. Lise eğitimini tamamlayan Suat, babası gibi Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda çalışmak istiyordu. Başvurusunu yaptı ancak bunun için kurada adının çıkması gerekiyordu. Bu sırada boş durmamış, inşaat işçiliği ve güvenlik görevliliği yapmıştı. Üç yıl önce ise Suat’ın istediği olmuş, kurada adı çıkmıştı. Maden ocağında kazmacı olarak işe başladığında ise sevinç gözyaşları dökmüştü.
‘ABLASI BAKIP BÜYÜTTÜ’
Suat, Bartın’ın bir köyünde doğmuştu ama kentin bir ilçesi olan Amasra’da yaşıyordu. Ona bakıp büyüten Kadriye ablası evliydi ve o da Amasra’da oturuyordu. İki kardeş yine ayrılmamıştı. Suat’ın evin en küçüğü olduğunu söyleyen abla Kadriye Keskin, “Kardeşim neredeyse elime doğdu. Ona ben bakıp büyüttüm diyebilirim. Üstünde çok emeğim var. İşe girip para kazanmaya başlayınca evini de benim oturduğum semtten aldı. Kardeşimle hem komşuyduk hem de hayatımızı paylaşıyorduk. Suat, izinli olduğu günlerde köye annemin yanına gidiyordu ya da annem kalmak için Suat’ın yanına geliyordu” dedi.
‘VARDİYASI SON ANDA DEĞİŞTİ’
Suat, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda çalışmaktan dolayı çok mutluydu. Arkadaşlarını çok seviyor ve onlarla çalışmaktan keyif alıyordu. Maden ocağında 24.00-08.00, 08.00-16.00 ve 16.00-24.00 vardiya sistemi uygulanıyordu. Suat’ın 15 günde bir vardiyası değişiyordu ama o tüm vardiya gruplarındaki arkadaşlarını seviyor, hepsiyle iyi anlaşıyordu. 14 Ekim günü de Suat işe gitmek için erkenden kalktı. Çünkü o hafta 08.00-16.00 vardiyasında çalışıyordu. Son anda bir telefon geldi ve o gün 16.00-24.00 saatleri arasında çalışacağı söylendi. Annesi Minire Demirkan o günü şöyle anlatıyor:
“İşinden memnundu. O gün de işe giderken çok mutluydu. Vardiyası değiştiği için cuma namazına gitti. Yüzü hep gülüyordu. Diğer günlerden farklı bir neşesi vardı. İşine, çok sevdiği arabasıyla giderdi. Ancak o gün arkadaşı aradı ve onu olmaya geleceğini söyledi. İşe arkadaşıyla birlikte gittiler.”
HABERİ KOMŞULARI VERDİ
Suat işe gitmişti ancak Amasra Taşkömürü’nde saat 18.15 sularında -300 kotunda bir patlama meydana geldi. Aileye haberi ise eşi itfaiyeci olan komşuları verdi. Abla o anı, “Komşumuzun eşi itfaiyeci. O gün izinliymiş ancak ocakta patlama olduğu için acil olarak işe çağırmışlar. Komşumuz da bizi aradı. ‘Suat nerede?’ diye sordu. İşe gittiğini söyledim. Arabası kapının önünde olunca evde olduğunu düşünmüş” diyerek aktardı.
Ne yazık ki Suat evde değildi. Vardiyası değişmese evde olacaktı ama son anda gelen telefonla değişmişti. Maden ocağına ilk önce Suat’ın eniştesi sonra ablası ve annesi gitti. Patlama sırasında mesaide olan 110 işçiden 58’i kendi imkanlarıyla kurtulmuştu. Yakınları sevinç gözyaşları döküyordu ama onların arasında Suat yoktu. Madende mahsur kalan işçiler için arama kurtarma çalışmaları devam ediyordu, Suat’ın ailesinin acı bekleyişi ise sürüyordu. “Haberi alır almaz içimize bir ateş düştü” diyen Kadriye Keskin, “Yerin altına indiğini biliyorduk ama konduramadık. Bir umutla bekledik. ‘Sağ çıktı, odaya alındı’ dediler. Hastanelere baktık ancak Suat hiçbirinde yoktu” dedi.
Annesi Suat’ı, “Karıncayı bile incitmez, kimseye kötü bir söz söylemezdi. Hep güler yüzlüydü. İşinden evine, evinden işine giderdi. Hiçbir kötü alışkanlığı yoktu. Küçükle küçük, büyükle büyük olurdu. Hayattan hiç şikâyet etmezdi, Allah ne veriyorsa şükrederdi. Hiç fazlasında gözü yoktu” sözleriyle tarif ediyor.
SON BİR HAYÂLİ KALMIŞTI
Ertesi gün oldu. Hâlâ Suat’tan haber yoktu ama ailenin umutla bekleyişi devam ediyordu. Ta ki sabah 04.00’e kadar… Aileyi Bartın Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nden aradılar. Ne yazık ki patlamada hayatını kaybeden 41 kişiden biri de Suat’tı. Ocaktan çıkarılan sekizinci kişiydi ancak gazdan zehirlenmişti.
Suat, maden ocağı bacalarında temizleme olacağı için bir aylık izne çıkacaktı. Bu duruma çok mutlu olmuş, sevincini ailesiyle paylaşmıştı. Evini ve arabasını alan Suat’ın maaşı da yeni yükselmişti. Kız arkadaşı da vardı. 14 Ekim Cuma günü yaşanan patlamada hayatını kaybetmeseydi, cumartesi günü kız arkadaşıyla buluşup ileriye dönük atacakları adımların planlamasını yapacaklardı.
Bir yanıt bırakın