Ağustos 2001’de ABD Başkanı Bush’un önüne “Bin Ladin, ABD’ye saldırmaya kararlı” başlıklı bir istihbarat notu geldi.
Çiçeği burnunda Başkan, bu tür notlarla sık sık karşılaştığı için özel bir önlem alma ihtiyacı duymadı.
11 Eylül saldırılarının ardından Senato’da kurulan Komisyon, iki CIA ajanı tarafından yazılan bu notun yeterince değerlendirilmediğine karar verdi.
Yer, zaman, saldırı şekli, saldırganların kimliğine dair bilgi içermeyen kısa bir not bile günümüz dünyasında önemli olarak kabul ediliyor.
Şimdi 2023’e, İsrail’in 11 Eylül’ü dediğimiz Hamas saldırısına gelelim:
Gerek İsrail gerekse de İsrail ile en fazla istihbarat paylaşımı yapan ülke olan ABD’ye, Hamas’taki hareketliliğin bilgileri çok önceden ulaşmış.
Açık kaynaklara göre,
28 Eylül’de verilen ilk CIA raporunda, Hamas’ın bir füze saldırısına hazırlandığı yolunda birden çok kaynaktan bilgi geldiği yazılmış. 5 Ekim tarihli CIA raporunda Hamas’ın şiddet uygulama ihtimalinin arttığına dair bir uyarıya yer vermişler. Daha garip olan rapor saldırıdan bir gün önce 6 Ekim’de yazılmış, ABD’li yetkililer Hamas’ın alışılmadık faaliyetlerine dair İsrail’den bilgi almışlar.
Geçen hafta CNN International’a konuşan bölgedeki bir Arap ülkesinden üst düzey bir isim, ABD’li ve İsrailli yetkililere Filistin öfkesinin tehlikeli boyutlara ulaştığına dair endişelerini paylaştıklarını ama ciddiye alınmadıklarını söyledi. Yine aynı kanalda,Washington’da görevli Orta Doğulu bir diplomat, hükümetlerinin Beyaz Saray ve ABD istihbaratını Hamas’ın silah biriktirmesiyle ilgili defalarca uyardığını söyledi. Tahminen her iki yetkili de Mısır Hükümeti adına çalışıyor ve Mısırlı yetkililer de İsrail’i uyardıklarını zaten dünyaya duyurdular.
İSTİHBARAT ANALİZİ VE HAYAL KURMA GÜCÜ…
*Son bir haftada İsrail’in Hamas’ın hazırlıklarını okuyamamasına dair çıkan tüm haberleri okudum. Haberlerde yorumlarına yer verilen iki ayrı uzmanın söylediklerinde bir nokta dikkatimi çekti: Uzmanlara göre bir bilgi mevcutsa, hatayı bulmak için istihbaratı anlamlandıran analistlerin durumuna bakılmalı. “Analitik başarısızlık” adı verilen bu durumun birden çok sebebi olabilirmiş.
Şimdi sıkı durun, analitik başarısızlık denilen bu durumun temel sebebi analistlerin rakipleri kadar büyük ve acımasız düşünmeyi ihmal etmeleriymiş. Bir uzman hayal gücü başarısızlığı diye tanımlamış bu durumu. İsrail’in iç soruşturmasından ne çıkar bilmiyorum ama konuya dair okuduğum her haberde, Demir Kubbe’nin sağladığı korumaya fazla güvenildiği sonucu çıktı karşıma. Hamas’ın İsrail’in içine sızabileceği gerçekten hayal dahi edilmemiş.
AZ BİLİNEN YAPI: BİRİM 8200
Dünya üzerindeki tüm istihbarat teşkilatları aynı şekilde istihbarat toplarlar. İsrail’in Gazze’nin içerisinden insan kaynağı üzerinden bilgi almak için, engellileri, cinsel kimliği farklı olanları ve hapisteki tutukluları kullandığı biliniyor. Yine askeri uydular, drone’lar üzerinden alınan üstten görüntüleme ve bir de giderek ağırlığı artan açık kaynakları kullanma teknikleri var. En önemli başlığı yani sinyal istihbaratını sona bıraktım.
Telefonların dinlenmesinden, elektronik posta yazışmalarına kadar çok geniş bir alanı kapsar sinyal istihbaratı. Adını çok az bildiğimiz Birim 8200, İsrail Ordusu adına tüm sinyal istihbaratını takip ediyor ve alanında en güçlü yapılardan biri olarak tanımlanıyor. Buna rağmen ne Hamas’ın dinlendiğini bildiği için yanlış mesajlar verdiği hattaki gariplikleri ne de ayrı bir altyapı ile özel iletişim ağı kurduklarını tespit edemedi Birim 8200.
İSRAİL İSTİHBARATININ ATLADIKLARI LİSTESİ…
Tüm analizlerde dikkatimi çeken bir diğer nokta, uzun zaman gerektiren bu çaptaki bir saldırı hazırlığının yakalanamamış olmasının yarattığı şaşkınlık oldu.
Saldırının planlama süreci: Uzmanlar en az bir yıl süren bir planlama sürecinden söz ediyorlar.
Çok sayıda roketin ve roket imalatında kullanılan malzemenin Gazze’ye girişi: Mısır sınırı altındaki tünellerde, roket imalathanelerindeki yoğun faaliyetin tespit edilmemiş olması en çok garipsenen nokta.
Hamas’ın tatbikatları: Saldırıdan önce en az
6 bölgede yapılan eğitim çalışmaları ki bunlardan birisi, İsrail sınırına yaklaşık 1,5 km mesafede. Ayrıca paramotor eğitimlerinin fark edilememiş olması da büyük sorun olarak kabul ediliyor.
Saldırı öncesi rahatlık: Hamas’ın iletişim hatlarında tespit edilen aşırı faaliyete rağmen alarm durumuna geçilmemiş olması.
SONUÇ: BİR BAŞARISIZLIK HİKAYESİ…
ABD’nin dikkati Rusya ve Çin’de olunca, Ortadoğu’da da Suriye’ye mesai harcayınca, İsrail, saldırıyı Lübnan sınırından ve karmaşayı Batı Şeria’dan bekleyip, Gazze’den en fazla roket saldırısı olur onu da Demir Kubbe halleder deyince bu duruma gelindi işte.
Hayal kurma eksikliği olmasa belki de bunlar hiç yaşanmayacaktı…
Bir yanıt bırakın