İzmir’in Torbalı ilçesinde 2 çocuk, 1 torun sahibi Aykut Noyaner, uzun süre bir akciğer rahatsızlığı olan KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı), kalp yetmezliği ve alerjik astım hastalığı ile mücadele etti. Yaklaşık 8 ay önce göğsünde sıkışıklık ve zatürre şikayetiyle Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’ne gelen Noyaner, durumunun ağırlaşması sonrası yoğun bakıma alındı. Kısa süre sonra entübe olan ve farklı enfeksiyonlar nedeniyle durumu giderek ağırlaşan Aykut Noyaner, 7,5 ay yoğun bakım ünitesinde tedavi gördüğü hastaneden 14 Ağustos’ta taburcu oldu.
‘BURAYA GELDİĞİMDE NEFES ALAMIYORDUM’
Yeni yaşına da aynı hastaneden girdiğini belirten Noyaner, sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını söyleyip, “Buraya geldiğimde nefes alamıyordum. Ambulans çağırdım. Ambulansa bindim sonra kendimi kaybettim. Burada gözümü açtım. 7 aydır buradayım, artık eve gideceğim. Şu an nasıl bir duygu yaşadığımı tarif edemem. En başta iyileşip, nefes almam çok güzel. Doğum günümü burada kutladım. Çok güzel oldu. Doktorlar, hemşireler geldi. Ama şimdi hemen evime gitmek istiyorum. Başlangıçta umutsuzdum. Sonradan toparladım. Hemşireler iyi davrandı. Bilincim açıldı. İnsanlar umutlu olmalı. Umudunu kaybetmeyecek ki iyileşecek” dedi.
‘ÖLMESİNE İZİN VERMEDİLER’
Dayısı Aykut Noyaner’i hastaneden almaya gelen yeğeni Sibel Şensertkaya da bir mucize yaşadıklarını belirtti. Bu uzun sürede çok kez umutsuzluğa kapıldığını söyleyen Şensertkaya, “Bu mucize gibi bir şey. Dayım kadar ümitli değildik. 32 gün entübeydi, entübeden çıkamadı, ayılamadı. Ondan sonra trakeostomi açıldı. Sonra ağır enfeksiyonlar geçirdi. Umudumuzun kırıldığı yerler çok oldu. Doktorlarımız bize umut verdi. 10 gün kritik geçti. 3 ay kapıda bekledik. Beyin ne kadar hasar aldı, felç kaldı mı kalmadı mı; hep soru işaretiydi. Ama doktorlar ölmesine izin vermediler, yaşattılar. Onlar sayesinde oldu” diye konuştu.
Dayısına sağlıklı bir şekilde kavuştuğu için duygusal anlar yaşayan Şensertkaya, “Dayım KOAH hastasıydı. Kalp sorunları vardı. Alerjik astımı vardı. Zatürre olunca durumu çok ağırlaştı. İki kez kalbi durdu. Yeniden çalıştırıldı. Şimdi onu Torbalı’da bir bakımevine götüreceğiz. Fizik tedavi görmesi gerekiyor. Orada her gün fizik tedavi görecek. Onu hep pamuklara sardık ama dinlemedi. Sözümüzü dinlemiyor. Bundan sonra yaşamına daha çok dikkat edecek” dedi.
‘OKSİJEN İHTİYACI BİLE YOK’
Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Sorumlusu Prof. Dr. Cenk Kıraklı ise hastanın kendilerine başvurduğunda genel durumunun oldukça kötü olduğuna dikkat çekip, “Geldikten kısa bir süre sonra entübe oldu ve bu süre yaklaşık 1 ay sürdü. Ventilatöre bağlı kaldı. Entübasyondan ayıramadığımız için trakeostomi dediğimiz boğazdan delik açarak havalandırma yöntemine geçtik. Uzun bir süre de böyle trakeostomiye bağlı yaşadı. 7,5 aydır yoğun bakımda yatıyor. Altıncı ayın sonlarına doğru trakeostomiden ayırıp, boğazındaki deliği kapattık. Normal solunuma geçti. Bu arada pek çok enfeksiyonla mücadele etmek zorunda kaldı. Septik şoka girip, çıktı. Bu süreçleri de başarıyla atlattık. Şu anda hasta tamamen normal nefes alıp veriyor. Hatta oksijen ihtiyacı bile yok” diye konuştu.
‘YOĞUN BAKIMDA YATIŞ SÜRELERİ 4-5 GÜN CİVARINDA’
Aykut Noyaner gibi uzun süreler yoğun bakım ünitesinde kalıp sağlıkla taburcu olan vakalara çok sık rastlamadıklarını kaydeden Prof. Dr. Cenk Kıraklı, “Mucizelere tıpta ve bilimin diğer dallarında yer yok. Uygun tedavi ve uygun yaklaşımlarla bu sonuçlar elde ediliyor. Hastanın kendi genetiği, altta yatan hastalığının ağırlığı, hastanın isteği de önemli faktörler. Her hastada böyle yüz güldürücü sonuçlar alınamayabiliyor. Yoğun bakımlar aslında çok korkulacak ya da entübe olduktan sonra umut yoktur denilecek yerler değil. Eğer hasta tedavi şansı varsa, ileri dönem kanser ya da son dönem Alzheimer, demans ya da nörolojik bir hastalığa sahip değilse; tamamen iyileşmeler görülebiliyor. Bu kadar uzun süre yatıp da tamamen sağlıklı şekilde taburcu olması çok sık görülen bir şey değil. Yoğun bakımda yatış süreleri 4-5 gün civarındadır. Hasta, 4-5 günde taburcu oluyor. Süreç uzarsa sağlıkla çıkma ihtimali azalıyor. Bu hastamız uzun sürede doğru bir tedavi planıyla taburcu oluyor” dedi.
‘DAHA DİKKATLİ OLMASI LAZIM’
Prof. Dr. Kıraklı, hastanın bundan sonraki süreçte daha dikkatli bir yaşam sürmesi gerektiğini hatırlatarak, “Bu süreçten çıktığı için daha dikkatli olması lazım. Tekrar buraya gelmemesi için dikkatli olmalı. Zaten sigarayı 14 yıl önce bırakmış. Kirli hava ve dumanlı ortamlardan tamamen uzak duracak. Kendini zorlamayacak şekilde egzersiz ve yürüyüş yapabilir. Umarım beslenmesine dikkat ederek, sağlıklı bir yaşam sürer” diye konuştu.
Bir yanıt bırakın