Fenerbahçe adına sezonun en zor karşılaşmalarından biriydi Karagümrük eşleşmesi.
Bunu iki aşamalı değerlendirmek mümkün; ilki rakibin sağlam savunma yerleşmesi, diğeriyse devre biterken yediği golün yarattığı etki.
Yine şu ön değerlendirmeyi yapmak doğru olacaktır; Sarı-Laciverliler zor bir Kasım ayı geçiriyor, bir taraftan sakatlıkların etkisiyle form durumunun düşmesine paralel gelen iki yenilginin ister istemez takım üzerinde oluşturduğu psikoloji, diğer yandan her geçen gün artan daha stresli karşılaşmaların bu durumu beslemesi ve güçlendirmesi.
Karagümrük maçında olası puan kaybı Fenerbahçe’nin geçmiş dönemlerde sıklıkla yaşadığı çok daha travmatik bir sürece girmesine neden olabilirdi.
Üstelik Aralık ayında oynayacağı maçların önemli bölümü Kasım ayından çok daha güçlü ve stresli geçmeye de aday görünüyor.
Hiçbir takım lineer bir doğrultuda daha iyi oynama potansiyeli gösteremediği gibi Fenerbahçe de sezona başladığı düzende, tempoda ve formda değil; hatta dalgalanan, biraz da düşüşteymiş gibi oynayan bir ekip haline geldi.
Bunu sadece sakat oyuncuların yokluğu ile açıklamak ilerisi için yanıltıcı sonuçlar yaratabilir.
Dün sahaya çıkan oyuncu grubunun içinde hücum katkısı en yüksek oyuncu Szymanski’ydi. İlk yarı girdiği pozisyonları değerlendirebilmiş olsaydı belki çok başka bir değerlendirme metni haline gelebilirdi okumakta olduğunuz yorumlar.
Tadic iki gol atmasına karşın hem çok dar alanda oynuyor hem de genel anlamda sezona başladığı etkili pas aksiyonlarının çok uzağında duruyor.
Bu da Dzeko’nun topla buluşma sayısını giderek daha aşağılara çekiyor.
Çünkü sezon başında bu iki oyuncu hem birbirlerini besliyor ve hem de gol pozisyonu üretiyorlardı.
Dzeko’nun bu maçı kaleye şut çekmeden tamamlaması dikkat çeken bir istatistik olarak kayıtlara geçti.
Onların düşüşünde Fred’in yokluğunun ne kadar etki ettiğini ancak oyuncunun tekrar takıma katılmasıyla anlayabileceğiz.
Ancak yeri gelmişken yazalım; Fredsiz Fenerbahçe’nin Fredliye oranla uyumsuz ve kısır olduğu da bir gerçek!
Ferdi her zamanki gibi Fenerbahçe’nin cesurca ileri doğru oynayan futbolcularından biriydi. Çok mücadele etti, darbeler aldı, mümkün olduğunca ayakta kalmayı sürdürdü. Müthiş bir karakter olarak her maç biraz daha büyüyor.
Bir diğeri İrfan Can’dı. Özellikle ikinci yarı Fenerbahçe’nin maçı çevirdiği bölümdeki etkisi fazlasıyla önemli ve değerliydi. Fenerbahçe’nin ikinci golü öncesinde attığı kilit pas belki de maçı çözdü.
İsmail orta alanda çok önemli bir direnç noktası olurken o da attığı bir kilit pas ile ön plana çıktı.
Mert Müldür genel anlamda savunma performansı ile göze çarparken hücumda Ferdi kadar etkili değildi. Savunmada da mücadele seviyesini biraz daha yukarılara çıkarması gerekiyor.
Fenerbahçe savunmasının yer yer açık verdiği bir karşılaşmaydı.
Yenilen goldeki savunma düzeni, Livakovic’in kaleden dengesiz çıkışı, şut doğrultusunda önce Samet sonra da Ferdi’nin bacak arasından geçip giden top Fenerbahçe adına sıradışı bir şanssızlık olurken; Karagümrük için de tam tersi şans vuruşuydu.
Üst düzey bir takımın bu şekilde gol yemesi normal ve beklendik midir bunun cevabını herhalde İsmail Kartal ekibi Samandıra’da yakından değerlendireceklerdir.
Güncel durumda alternatifi olmayan Samet ve Oosterwolde’nin uyumlu bir savunma tandemi olup olmadıkları her maç üzerinde düşünülmesi gereken bir konu olmayı sürdürüyor.
Bu olumlu olumsuz etkenlere karşın Fenerbahçe’nin takım yerleşiminde önemli bir ilerleme kaydettiğini söylemek doğru olur. Bazı oyuncuların pozisyon bilgilerinin gelişerek ilerleme gösterdiğinin bir belirtisi şeklinde göze çarpıyor.
Söz ettiğimiz pozisyon bilgisinin Karagümrük maçında takıma önemli bir katkı sağladığını söyleyemesek de ilerleyen haftalarda bunun etkisinin nereye karşılık geldiğini örnekleriyle konuşabileceğimizi tahmin ediyorum.
Zor şartlar altında, iyi de oynamadan kazanmak Fenerbahçe adına sezonun en değerli puanlarından oldu.
Bir yanıt bırakın