“Bir futbol kulübü başkanının sporda şiddetin kaynağı olması hiçbir bahane ile açıklanamaz. Spor müsabakalarında görev yapan hakemler bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılırlar…”
Sporu çirkinleştiren en önemli iki unsur, şike ve şiddettir. Boks, karate gibi doğrudan rakibin vücuduna darbeye izin veren spor dallarında dahi müsabakaların sonunda rakipler her şeye son verir, birbirini saygıyla selamlar.
Peki bir futbol kulübünün başkanının sahaya inip hakemi yumruklaması, yere düştükten sonra tekmelenmesi ne demektir? Bu sadece “futbolda şiddet” kavramı ile geçiştirilebilir mi?
Öncelikle, Ankaragücü Başkanı ve yanındakilerin yumrukla yere düşürdükleri hakem Halil Umut Meler’i yerde tekmelemeleri, içlerindeki şiddetin “vahşete” dönüşmesinden başka bir şey olmadığı hususunda anlaşmalıyız. Olayın gelişimi incelendiğinde, bunun anlık bir öfke patlaması sonucu uygulanan şiddet olmadığı, uzun süren bir zihinsel hazırlık döneminden sonra gerçekleştiği düşüncesi doğmaktadır. Yeri tribün olan bir kimsenin, tribün basamaklarını birer birer inmesi, bazı kapılardan geçerek sahaya girmesi, sahanın ortasına kadar yol kat etmesi ve sonunda da yumruk savurması, ani gelişen bir olay değildir. Önceden zihinsel hazırlık yapılmış, maçın bitiş düdüğüyle birlikte tribünlerden sahanın içine kadar kat edilen mesafede hazırlık yapılmış ve planlanan şiddet ifa edilmiştir.
Peki bir futbol kulübü başkanını “rezalet”in sınırını aşan bir davranışa iten motivasyon nedir?
Hiç şüphesiz, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından verilecek disiplin cezaları, ceza mahkemelerince verilecek adli para ve hapis cezaları, hukuk mahkemelerince verilecek tazminat kararları Faruk Koca tarafından ince ve ayrıntısı ile hesaplanmamıştır, ama hukuki sonucunun çok olumsuz olacağı hesaplanmış ve göze alınmıştır.
Sporda şiddete karşı en önemli çalışmalar kulüp kaynaklı iken, bir futbol kulübünün başkanının doğrudan sporda şiddetin kaynağı olması hiçbir bahane ile açıklanamaz.
Kamuoyunda sadece TFF’nin Faruk Koca’ya ve Ankaragücü’ne vereceği cezanın ne olabileceği konusunda tartışmalar sürdürülüyor.
Oysa, Faruk Koca’nın TFF tarafından nasıl cezalandırılacağı, ceza mahkemelerinin ne tür bir mahkumiyet kararı vereceğinden tamamen bağımsız ve ayrı olarak, MKE Ankaragücü Spor Kulübü’nün Başkan Koca’yı derhal üyelikten ihraç etmesi gerekir. Kendi kurumsal kimliğini bu şiddet olayından ancak böyle kurtarabilir. Başkan Koca’yı kulüp üyesi olarak tutmaya devam ettiği sürece, kurumsal kimlikleri ile başkanlarının şiddete varan eylemlerini özdeşleştirmiş olurlar.
Eryaman Stadyumu’ndaki durum maalesef şiddeti önlemekle görevli spor kulübünün kurumsal kimliğini temsil eden başkanı tarafından gerçekleştiğinden, tuz kokmuştur. Ortada, “ben kendi gerekçelerimle istersem şiddete baş vururum” diyen bir yönetici ve kulüp temsilcisi ile yolları ayırmak veya ayırmama seçeneği var. Gerisi MKE Ankaragücü Spor Kulübü’ne kalıyor. Faruk Koca’nın kulüp yönetim kurulu başkanlığından istifası yeterli değildir…
HAKEME SALDIRI, KAMU GÖREVLİSİNE SALDIRI
6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 20. maddesine göre, spor müsabakalarında görev yapan hakem, gözlemci, saha komiseri ve temsilciler bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılır. Faruk Koca da ilk ifadesinde maçın hakemine verdiği “yanlış” kararlar nedeniyle saldırdığını beyan etmiştir.
Faruk Koca’nın eylemi kamu görevlisine karşı görevinden dolayı olduğundan, Halil Umut Meler şikayetçi olmasa ya da şikayetini sonradan geri çekse bile kamu davası açılacak ve yürütülecektir.
Yine, eylem kamu görevlisine karşı olduğundan, kasten yaralama suçu için öngörülen temel ceza olan bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası yarı oranında artırılacaktır.
Olayın hakaret suçu yönü de var. Faruk Koca’nın Halil Umut Meler’e hakaret ettiği de sabitleşirse, bu sefer de yine kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçu olduğundan, en az bir yıl olmak üzere iki yıla kadar hapis cezası ve adli para cezası verilecektir. Yargıtay hakaret eyleminin gerçekleştirildiği futbol maçının oynandığı sahayı aleni yerlerden saydığından, sanık hakkında hükmolunan cezanın, TCY.nın 125/4.maddesi gereğince altıda biri artırılması söz konusu olabilir.
Bu olayın tazminat hukukunu ilgilendiren birçok boyutu ortaya çıkacaktır. Muhtemeldir ki, bazı sponsorluk anlaşmaları feshedilebilir. Kulübe verilecek cezaya ve futbolcularla yapılan sözleşmelerin içeriğine göre, bazı futbolcular serbest kalabilecek ya da sözleşmenin sonuna kadar sözleşmedeki ücretlerini isteyeceklerdir.
Kısaca, Eryaman Stadyumu’nda meydana gelen bu şiddet olayı MKE Ankaragücü’nü hem ceza hem de tazminat olmak üzere çift yönlü vuracaktır. Türk sporu üzerindeki etkisi ise olumlu olacaktır, bir daha böyle bir şiddet olayını yaşamak durumunda kalmayacağımız ortak bir anlayış oluşmaya başlamıştır bile.
Bir yanıt bırakın