Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Bir ablası bulunan, annesi emekli muhasebeci, babası ise emekli ticaret lisesi öğretmeni ve muhasebeci olan 45 yaşındaki Anıl Büçkün, bundan 5 yıl önce, 1984 yılından beri ikamet ettiği İstanbul’dan Antalya’ya taşınma kararı aldı. İki yıl önce anjiyo olup kalbine iki stent takılan Anıl, artık bu stresli mesleği sürdüremeyeceğine karar verip, iş yerini yardımcısına devrederek işle olan bağını tamamen kopardı.
Anıl şimdilerde geçtiğimiz yıl kendine bir karavan alarak, uzun zamandır hayalini kurduğu hayatı yaşıyor. Karavan hayatı Anıl’ın hep aklındaydı ama herkes gibi emeklilik hayali kuruyordu. Fakat araya pandemi girip genç, yaşlı birçok kayıp verince bu olaylar onu çok etkiledi ve daha derin düşünmeye başladı. “Artık boyut atlamıştım. İş, güç, para pul umurumda değildi” diyen Anıl Büçkün, “İstediğim tek şey özgür olmaktı. Bir yere bağımlı olmadan yaşamak. Aşırı sorumluluk aldıktan sonra insan yoruluyor. İnsanın bir kapasitesi vardır. O kapasiteyi aştığımızda beyin sigortaları attırıyor ve korumaya geçiyor seni. Gemileri değil, limanları yakıp çıkıyorsunuz. Benim de böyle oldu. Ayrıca yaş olarak artık genç olmadığımı ve sağlıklı, hayatta geçireceğim en fazla 20 senem olduğunun farkına vardım. Ertelemek yoktu. Çünkü mazeretlerin sonu yok. Burada amaç, özgür ve mutlu olmak… Kendin için yaşamak. Karavan ise sadece araç” yorumunu yaptı.
Böylesi minimal bir yaşamda zorlanmadığını, aksine mutlu olduğunu dile getiren Anıl, “Ne kadar az eşya, o kadar huzur” diyor. Karavanla ilgili ise tek bir şikayet var. Anıl, “Boyum 1.85 cm, kilom ise 98 civarı. Alışana kadar biraz boyun ağrısı çektim ve kafamı sürekli vuruyordum. Şimdi vücut ve beden alıştığı için rahatlıkla hareket edebiliyorum. Bir süre sonra tek beden oluyorsunuz” bilgisini paylaştı.
‘KARAVANDA BEDAVA YAŞAM DİYE BİR ŞEY YOK’
Aylık masrafının ise evden çok fazla olduğuna dikkat çeken Anıl Büçkün, “Mazot en büyük giderim. Bir yerde en fazla 5 gün kalırım. Sonrasında tekrar yollara düşerim. Gıda harcamam fazla değildir. Fakat önemli bir yere dikkat çekmek isterim. 100 bin liraya da 2 milyon liraya da karavan var. Bakım giderleri bitmez” diyen Anıl Büçkün, karavan masraflarını örnekler vererek anlattı:
“Örneğin benim dizel ısıtıcım bozuldu. Yenisi 3 bin 600 lira. Bu sefer inverter sipariş ettim ve o da 6 bin 500 lira tuttu. Önümüzdeki ay mecbur aküleri yenileyeceğim. Onlar da yaklaşık 14 bin lira olacak. Demek istediğim sürekli bir masraf kalemi çıkar. Altı ay önce buzdolabımın motoru bitti. Yeni dolap aldım. Bu şekilde devam edip gider. Karavan pahalı bir hobidir. Bedava yaşam diye bir şey söz konusu değil.”
Karavan için bir pişmanlık duymadığını söyleyen Anıl’ın ilk başlarda kafasında hep “Nasıl yaparım, yapabilir miyim?” gibi kuşkular vardı. Ancak bunlar da fazla sürmedi. Hemen dağıldı. “Keşke daha önce yola çıksaydım”’ diye bir düşüncesinin olmadığını dile getiren Anıl, “Bir olgunlaşma süreci var. O süreci atlatmadan olmuyor. Sadece o sürecin bende erken bittiğine seviniyorum. Kendinizi hazır hissetmeden bu yola çıkmak soğutur. Daha başlamadan biter. Bu yüzden iç sesinize kulak verin. O size zamanı söyleyecektir” açıklamasını yaptı.
‘SPREYLE BAYILTIP SOYUYORLAR’
Anıl Büçkün, karavanın güzelliklerinin yanı sıra bazı tehlikeler barındırdığına değinerek, gittiği yerde jandarmalar tarafından hırsızlığa karşı uyarıldığını anlattı. Mersin Taşucu’na yaklaşık 3 kilometre mesafede güzel bir yan yol bulduğunu ve karavan için oldukça ideal zemin olduğunu dile getiren Anıl Büçkün, “Yanında kamp, karavan ve çadır turizmi ile uğraşan bir tesis vardı. Dolayısıyla sorun yoktu. O gün oldukça yorgundum. Erkenden uyumuşum. Birden cama vurma seslerini duydum. Önce ne olduğunu anlamadım. Cam açıktı ve 3-4 kişinin karanlıklar içinde kafaları görünüyordu ve kim olduklarını sordum” deyip ekledi:
“Jandarma olduklarını söylediler. Camınızı açık görünce durduk dediler. Bu bölgede yaklaşık 100 adet karavan ve araca hırsızlık amacıyla girildiği söylendi. Bu kadar güzel yerde neden araç ya da karavan olmadığını sorgulamıştım. Nerede araç görseler hırsızlık için giriyorlarmış. Bana ‘Ya camınızı kapatın ya da merkezde güvenlik kameralarının olduğu bir caddede kalın’ dediler. Ben de teşekkür ederek Taşucu’nda bulunan işlek bir benzinlikte kaldım. Dikkatimi çeken başka bir konu da elinde kova ile balıkçı gibi gezen bir adam oldu. Karavanın etrafında fazlaca dolaştı. Karavanın dibine kadar gelip denize balık var mı diye baktı. Onun ne balık tuttuğunu gördüm ne de oltasını. Karavan merakı da değildi. Jandarmanın uyarması sayesinde belki de kötü bir olaydan kurtuldum. Ayrıca işin vahim tarafı Mersin sıcağında cam açmamak imkansız, sprey ile bayıltıp soyuyorlarmış.”
Son olarak karavanda yaşamanın eve göre daha az maliyetli olmadığını ve herkesin böyle bir yanılgıya düştüğüne değinen Anıl Büçkün, “Her insanın yaşam maliyeti değişkendir. Kimisi için sadece yatak yeterken kimisi için daha fazlası olabilir. Sadece elektrik ve su maliyetiniz yok. Ancak bu elektrik ve suyu sağlayacak makinalar bozulursa evdeki 2 yıllık elektrik giderinize denk gelecek bir para ödersiniz. Sadece kira gideri yok. Tek avantajı o bence. Bu devirde de güzel bir avantaj” ifadelerini kullandı.
Bir yanıt bırakın