Milliyet Gazetesi’nin duayen isimlerinden Şansal Büyüka, Süper Lig’de haftanın öne çıkanlarını ‘Dobra Dobra’da yorumladı. İşte Şansal Büyüka’dan haftanın değerlendirmesi…
Jesus’a çok yazık
40 bini aşkın çılgın Beşiktaş taraftarı önünde Fenerbahçe’nin rahat oynaması, Jesus’un takıma verdiği özgüvenin eseriydi. Jesus’un elinde yüksek kalite bir golcü olsa, şampiyonluk yarışında “Banko F.Bahçe” derdim.
Fenerbahçe’de golcü olarak Valencia var, İtalya Ligi’nden gelmiş Pedro var, Joshua King var, son transfer Batshuayi var, kenara mahkum olan Serdar Dursun var.
Hücumda kelimenin tam anlamıyla “beşi bir yerde”… Ama bu beş golcüden; toplasanız, yüksek kalitede, verimi çok iyi, sonucu ve oyunu değiştirecek, kalitesi tartışılmaz bir golcü yok.
Açık konuşalım: Jorge Jesus’a yazık oluyor. Böyle bir hoca; takımını, bu kadar kısa sürede yaratıyorsun, ama elinde bu takımın oyununu taçlandıracak, gollere taşıyacak çok iyi bir golcün yok.Bakmayın Jorge Jesus‘un arada sırada “Bu golcüler bana yeter” dediğine… Kimleri istediğini ve alamadığını biliyoruz.
Buna rağmen; ligin en özgüvenli takımı Fenerbahçe… Savunmada sağlam, orta alanı özellikle Arao ve Crespo ile acımasız… Arkada İsmail Yüksek, Mert Hakan, Zajc bekliyor. Çabuk oynuyorlar, önde basıyorlar, açıkçası keyif veriyorlar.
Beşiktaş maçında, 40 bini aşkın çılgın bir taraftar topluluğun önünde bu kadar rahat oynamaları, Jesus’un takıma verdiği özgüvenin sonucuydu. Böyle rahat oynadıkları maçı, ancak “yarım pozisyon”a girerek tamamladılar.
Jorge Jesus’un elinde yüksek kalite bir golcü olsa, ben de çoğu futbol yorumcusu gibi şampiyonluk yarışında “Banko F.Bahçe” derdim.
Siyahtan beyaza…
Fenerbahçe derbisinde Beşiktaş’ta Ghezzal girdi, oyun siyahtan beyaza döndü. Akan oyunda tek pozisyona bile giremeyen Beşiktaş’ta tüm pozisyonlar Ghezzal’ın duran toplarından geldi.
* Beşiktaş derbide 70 dakika Fenerbahçe’nin gerisinde, son 20 dakika çok önündeydi.
* Ghezzal girdi, Beşiktaş’ın oyunu siyahtan beyaza döndü.
* Beşiktaş akan oyunda tek pozisyona bile giremedi.
* Bütün pozisyonlar Ghezzal’ın duran toplarından geldi.
* Weghorst’un direkten dönen topuna kimse üzülmesin, ofsayttı.
* Tayyip Talha, ilk derbisinde son derece sakin ve başarılı bir görüntü verdi.
* Salih Uçan, takımın geçiş oyunlarında vazgeçilmez adam olmaya başladı.
* Beşiktaş’ta sağ ön Ghezzal‘ın, sol ön N’Koudou’nundur. Bunu Valerien Ismael bile değiştiremez.
* Bir kesimin Valerien Ismael’e verdiği tepkiyi yanlış buluyorum. Hoca devam etmeli…
Galatasaray’da hayat var
* Galatasaray ikinci yarıda frikik kullanıyordu. Baktım, topun başında iki oyuncu… Biri Mata, diğeri Mertens… “Bu ne zenginlik böyle” diye düşündüm.
* Galatasaray orta sahasında iki “Kangal” var. Adamı marke etmez, parçalarlar. Biri Midtsjö, diğeri Torreria…
* Van Aanholt’un hücumu iyi ama, Dubois ile savunma daha güvenli…* Avrupa markası Mata kendini bulsun büyük iş yapar. Takımın hücum zenginliğini bir-iki vites arttırır.
* Gomis’e kimse kızmasın… Pas geldi de, golü mü atamadı?* Kerem merkezde, sanki kenardan daha iyi gibi… Kenarda çok top kaybediyor, tek orta yapamıyor.
* Yunus Akgün iyi başladı, kötüye gidiyor. Forma Rashica‘yı çağırıyor gibi… Ah şu 8+3 kuralı…
* Soralım; transferleri yaparken 8+3 kuralı belliydi. O zaman kadro planlamasını niye buna göre yapmadınız?
* Galatasaray iyi ve kaliteli takım, kadro geniş… Ama hızlı oyuncularına rağmen yavaş hücum ediyor.
* Adana Demir savunması, her Galatasaray atağını en az 6-7 oyuncu ile karşıladı. Niye? Galatasaray yavaş hücum ettiği için…
* En önemlisi: Ceza alanı çevresinde son vuruş ustası yok.
* Sonuç; her şeye rağmen G.Saray’da hayat var.
Trabzonspor’un eksikleri…
Trabzonspor takımında iyi ve geniş bir kadro var. Kalite üst seviyede… Golcü için alternatifi fazla… Buna rağmen sanki bir eksiği var gibi… Geçen yıl yakaladığı hırsı, coşkusu, mücadelesi, aidiyet duygusu, kazanma ve isyan duygusu… Bunları yeniden yakalamalı Trabzonspor…
Adana’nın SSS’leri
* Svensson: Şahane ötesi oynadı.
* Samet: Mendirek gibiydi.
* Semih: Tek kusur yapmadı.
Göze batanlar
* Youssouf (Başakşehir): Stoperlerde “1” numara…
* Sacha Boey (G.Saray): Onyekuru’yu perişan etti.
* Emre Akbaba (Adana Demirspor): Düzel artık be kardeşim…
* Ertaç (A.Demirspor): Ayakları kötüydü, elleri şahane…
* Biglia (Başakşehir): Futbol oynamıyor, sanat yapıyor.
* Carole (Kayseri): Bir takım böyle yakılır.
* Deniz Türünç (Başakşehir): Golün değil, füzenin adı…
* Umut Bozok (Trabzon): Golle akraba olan adam…
* Balkoviç (Alanya): Tam bir vuruş ustası…
Ne oldu bize…
Bir vatandaş olarak derin üzüntü duyuyorum. Ankara Çankaya’da bir müzikholde şarkı söyleyen Onur Şener’e istek geliyor. Şarkıcı, istenen şarkıyı bilmediğini, bu nedenle okuyamayacağını söylüyor.
Vay sen misin istenen şarkıyı okumayan… Şarkıyı isteyen üç kişi, programın bitmesini bekliyor, dışarıda pusu kuruyor ve çıkışta tartıştıkları şarkıcı Onur Şener’i öldürüyorlar. Öldürenlerden biri mühendis, diğer ikisi bürokrat… Bir ülkede insan profili, insan kalitesi bu karar düşer mi? Ne oldu bize, niye bu hallere düştük? Bir şarkı için, bir cana kıyılır mı?
‘Pro Lisans’a torpil mi karıştı?
Bir haber duydum, doğru mu yanlış mı bilemiyorum. Umarım yanlıştır. Biliyorsunuz üst düzey teknik direktör olabilmek için “Pro Lisans” almak gerekiyor. Çok kolay değil; derslere gireceksiniz, sınavlara gireceksiniz, geçerli notu alırsanız Pro Lisans sahibi olacaksınız. Sınırları kalın çizgilerle belirlenmiş olmasına rağmen Türk vatandaşı olmayan bir isme, koşulları uymayan bazı başka isimlere Pro Lisans verildiğini duydum, irkildim. Koşulları bu kadar zor olan “Pro Lisans” işine de torpil mi karıştı? TFF, lütfen bir ses…
Dikkat çekenler
Volkan Demirel (Hatay): İlk maçı, 7 maç sonra ilk galibiyet…
Rıza Çalımbay (Sivas): Sekiz maçta sıfır galibiyet… Nereye böyle?
Çağdaş Atan (Kayseri): Kendi lafı; hakeme rağmen kazanamazsın.
Ümit Öztürk (Kayseri-Trabzon hakemi): Penaltı öncesi faulü nasıl görmedin hocam…
İlhan Palut (Konyaspor): Gösteriş yok, sonuç var…
Transfer çare değil
Daha önce yazmıştım ama bu yeni geldi, bir daha yazayım. Aşağıda son 2.5 yılda ülkelerin transfer ettikleri futbolcu sayıları var. Buyrun:
* Türkiye: 967
* Almanya: 550
* İngiltere: 536
* İspanya: 487
* Fransa: 450
* Rusya: 414
* Hollanda: 353
* İtalya: 172
Tablo açık; sadece transfer çare değil… Yanına akıl koymak lazım… O da bizim futbol dünyasında yok.
Türk futbolunun kurtuluş reçetesi
İstanbulspor Başkanı Ecmel Sarıalioğlu’nun geçen hafta Hürriyet gazetesinde tam sayfa röportajını okudum ve bayıldım. Başkan, Türk futbolu niye çöktü, kulüpler niye battı, ufukta niye umut yok, o kadar çarpıcı açıklamış ki… Aslında röportaj değil, Türk futbolunun kurtuluş reçetesi… Ama kimin umurunda… İstanbulspor’a yıllardır sempati duyardım. Başkan’ın bu açıklamasından sonra sanki İstanbulspor taraftarı oldum. Başkan’ın ortaya koyduğu bu ekonomik ve gerçekçi anlayışın Süper Lig’de egemen olması lazım… İstanbulspor’un kurtuluşu için değil, Türk futbolunun kurtuluşu için…
Yok öyle yağma…
Milli Takımlar Sorumlusu Hamit Altıntop, Faroe maçından sonra milletin kafasına vurur gibi, masaya vurarak, “sorumlu benim” dedi ve Kuntz’u korumaya aldı.
“Sorumlu benim” deyince, Faroe Adaları ve Lüksemburg rezaletleri değişiyor mu, milli takım uçup kaçıyor mu, her şey güllük gülistanlık mı oluyor?
Ne güzel; “Sorumlu benim” de, bütün bu rezaletlerin üstünü kapat… Yok öyle yağma…
“Sorumlu benim” diyorsan, gereğini yapacaksın; yani istifa edeceksin.
Bazıları kollanıyor bazıları doğranıyor
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, “hakça yarış” diye feryat ediyor.MHK işi yapay zekaya kadar götürdü.Üstelik bu sezon hakemler daha yürekli…Buna rağmen;Bazıları kollanıyor…Bazıları doğranıyor…
VAR ile YOK arası!
VAR’da değişen bir şey YOK. Penaltı VAR.
Penaltı öncesi faul YOK. Güçlüye VAR.
Güçsüze YOK. Adil oyun lafta VAR.
Sahada YOK.
Korkmaz şimdiden ilgi çekiyor
İstanbulspor Başkanı Ecmel Sarıalioğlu, teknik direktörleri Osman Zeki Korkmaz için, “Türkiye’nin çok konuştuğu bir hoca olacak” ifadesini kullanmış. Osman Hoca, zaten elindeki çok sıradan kadroya rağmen takımın sahadaki duruşuyla, kendisinin maç önü ve sonunda yaptığı sıra dışı açıklamalarıyla şimdiden ilgiyi çekmeye başladı bile…
Bir yanıt bırakın